-
by Op. Dr. Evren Tevfik İşçi
İnsan yüzü iletişim için son derece önemli olup göz ve çevresi iletişim esnasında insanların yüzünde bakılan ilk bölge olma özelliğini taşıyor. Göz çevresindeki problemler kişiden kişiye değişmekle birlikte genellikle 30’lu yaşlardan itibaren görülmeye başlıyor. Bunda en önemli etken yaşlanmanın ilk belirtilerinin çoğunlukla göz çevresinde ortaya çıkması olarak kabul ediliyor. Göz çevresinde en sık rastlanan problemler göz altı bölgesindeki çöküklük ve göz altındaki koyu renkli halkalar oluyor. Yaşlanma ile birlikte kişinin göz altı bölgesindeki çöküklük belirginleşiyor. Göz altındaki koyu renkli halkalar ve morluklar da artıyor. Göz altındaki koyu renkli halkalar ve morluklar kişide sağlıksız ve yorgun bir görünüm oluşmasına neden olabiliyor.
Göz Altı Morlukları Neden Oluşur? Nasıl Tedavi Edilir?
Alt göz kapaklarının altında koyu renkli halkalar olarak ortaya çıkan göz altı morlukları kadınlarda da erkeklerde de yaygın olarak karşımıza çıkıyor. Göz altı morluklarına çoğu zaman göz altı torbaları da eşlik etmekte olup kişinin olduğundan daha yaşlı görünmesine neden olabiliyor. Göz altı morlukları çoğu zaman endişe edilecek sağlık sorununa yol açmasa da estetik sorunlara yol açabiliyor.
Göz altı morluklarının oluşma nedenleri arasında uykusuzluk, yaşın ilerlemesi, göz yorgunluğu, alerji, dehidrasyon, güneşe aşırı maruz kalma ve genetik faktörler yer alıyor. Aşırı yorgunluk, normalden fazla ya da az uyuma göz altlarında koyu halkaların oluşmasına yol açabiliyor. Doğal yaşlanma süreci de göz altında koyu halkalar oluşmasının en yaygın nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Yaşlanma ile birlikte cilt altındaki yağ dokusu ve cildin esnekliğini sağlayan kolajen miktarı azalıyor. Buna bağlı olarak cilt altındaki koyu renkli kan damarları belirginleşiyor. Göz altındaki alanın koyu görünmesine neden oluyor. Televizyon, bilgisayar gibi cihazların ekranına sürekli bakmak göz çevresindeki kan damarlarının genişlemesine buna bağlı olarak da göz altındaki ve çevresindeki bölgelerin koyu bir görünüm almasına yol açabiliyor. Alerjik reaksiyonlar ve göz kuruluğu da koyu halkaları tetikleyebiliyor. Alerjik reaksiyon gelişince vücutta zararlı madde olarak algılanan yapılara yanıt olarak histaminler serbest bırakılıyor. Histamin salınımı gözlerde kaşıntı, şişlik, kızarıklık gibi şikayetlere neden olmasının yanı sıra kan damarlarında genişlemeye de yol açabiliyor. Bunun sonucunda da göz altı bölgesindeki damarlar daha görünür hale geliyor. Alerjiye bağlı kaşıntı ve ovalama morlukların artmasına neden olabiliyor. Genetik kökenli göz altı morluklarının şiddeti yaşlanma ile birlikte artış gösterebiliyor.
Göz altı morluklarının tedavisinde pek çok farklı yöntem bulunsa da son dönemlerde en çok kullanılan yöntemler ışık dolgu ve yağ enjeksiyon yöntemleri olarak biliniyor.
Göz Altı Morlukları Çözümsüz Değil
Göz altı ışık dolgusu tekniği ile göz altlarında şişlik, morluk sorunu yaşayan kişilerin ve cildin tekrardan yapılandırılması tek seferde mümkün olabiliyor. Ayrıca ilerleyen yaşa bağlı göz altı sorunlarında da göz altı ışık dolgusu tekniği ile çözüm bulunabiliyor. Göz altı ışık dolgusu tekniğinde; cilt dokularının derinliğindeki hidrasyon seviyesi artırılarak cilt rengi güzelleştiriliyor. Cildin esnekliği, sertliği ve pürüzsüzlüğü artırılarak ışığı daha iyi yansıtması sağlanıyor. Göz altı ışık dolgusuyla göz altı ve yanaklar arasındaki kod farkı giderilebiliyor, göz altındaki çukurluklar yanaklarla aynı hizaya getirilerek göz altı çevresinde gerekli oranda bir yükseltme elde edilebiliyor.
Göz altı ışık dolgusunda özel içeriğe sahip bir malzeme kullanılıyor. Bu malzeme cildin güzelleşmesi ve parlaklaşması için cildin nemini ve beslenmesini artıran hyalüronik asit ve gerekli besin maddelerinin karışımından oluşuyor. Göz altı ışık dolgusu tedavisiyle göz altı bölgesinde önce hyalüronik asidin etkisiyle subtukanöz destekleyici tabaka güçlendiriliyor, çukurlukların dolması sağlanıyor. Koyu halkalar ve göz altı torbaları kamufle ediliyor. Ardından polivitamin ve amino asit içerikleriyle deride azın süreli hücresel yenilenme sağlanıyor.
Göz altına yağ enjeksiyonu dolgusunda kişinin kendi vücudundaki fazla bölgesel yağ dışarı çekilip özel bir işlemden geçiriliyor. Ardından göz altında çöken bölgeye enjekte ediliyor. İşlemden kısa bir süre sonra göz altında dolgunlaşma ve gençlik etkileri görülmeye başlanıyor.
Işık dolgusunda hyalüronik asit bazlı dolgu maddesi kullanılırken yağ enjeksiyonunda kişinin özel işlemden geçirilen kendi yağları kullanılıyor. Yağ enjeksiyonu daha kalıcı olup alerji riski yok denilecek kadar az oluyor. Kişinin kendi yağ dokusu kullanıldığından daha güvenli olarak kabul ediliyor. Yağ enjeksiyonu ile deri altına gönderilen yağ hücreleri ve kök hücreler göz altı bölgesinde yeni hücreler oluşmasına yardımcı oluyor. Bu sayede göz altında daha sağlıklı bir ifade elde ediliyor. Yağ hücreleri içerisindeki kök hücreler zamanla deri altında eksik olan bağ dokusu elemanına ve fibroblasta dönüşüyor. Buna bağlı olarak cilt altındaki kolajen üretimi artıyor, ciltte genel bir gençleşme gözlenmeye başlıyor. Göz altı yağ enjeksiyonu tedavisinin ardından ince olan göz altı derisi kalınlaşıyor ve cilt kalitesinde ciddi bir artış meydana geliyor.